LAMBALI RADYOLAR ZAMANINDA
Eskişehir’de bir tren garında
Lambalı radyolar zamanında
Ele vermiştin çoktan kendini
Sana yandığımı anladığında
Gülüp de geçmeyi beceremedik
Nemli bakışlarla atıldı adımlar
Beylik laflara kurban gittik
Sıralandı aceleci yıllar
Rüzgarda savrulan yapraklar gibi
Savrulmuşuz bak memleket neresi
Biz miyiz şimdi ağır aksak yürüyen
Daha dün on beştin ben ise on yedi
Günlüklerde kaldı anılar
Yazılanın önüne geçemedik
Ah o gençlikte harcananlar
Yaşlanınca paha biçemedik
Ne kadar da şanslıymışım meğer
Eskişehir’de bir tren garında
Vurulduğumda sana
Lambalı radyolar zamanında
Ferit GÜNAYDIN / İsmail HOŞGÖR
Ayvalık / 2009
TALİH
Kapkaraydı kaşı gözü
Kar beyazdı melek yüzü
Çoban kulübesinde padişah düşü
Anlamaz ki seven yürek
İçimi bir ateş sardı
Yanaklarım kızardı
Niyetimi anladı
Saklanmaz ki yanan yürek
Güldü geçti halime
Denk tutmadı kendine
İçerledim talihime
Dirilmez ki ölen yürek
Ferit GÜNAYDIN / İsmail HOŞGÖR
Ayvalık / 2009
RÜYALARDA KALDI
Ah o ne güzel bahardı
Dostlar o vakit sağdı
Dost dediğin dosttu ama
Aramasan da arardı
Ah o ne güzel bahardı
Çiçeklere kıyılmazdı
Çiçek dediğin çiçekti ama
Burham burham kokardı
Ah o ne güzel bahardı
Zeytin gözlü bir yardı
Yar dediğin yardı ama
Sevmek için yaşardı
Bilmem hangi bahardı
Rüyalarda kaldı
Rüyalarda bile tat yok şimdi
Kabuslara dolandı
Ferit GÜNAYDIN / İsmail HOŞGÖR
Ayvalık / 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder